3 Nisan 2009 Cuma

Babil Kulesi ve Asma Bahçeleri

Rojda Epözdemir


İnsanoğlu ki Tanrıya ulaşmak için ebedi sonsuzluk yoluna dahi razı olur... İşte bu denli arzular Tanrıya ulaşmayı... Zamanımızdan yaklaşık beş bin yıl önce Tanrı Marduka’ya ulaşabilmek amacı ile Babil Kralı Nebuchandnezzar tarafından dünyanın yedinci harikası olarak tanılan Babil Kulesi yaptırılmıştır. Musevilerin kutsal kitabı olan Tevrat'ta bu kulenin yapılmasının Tanrı’ya yönelik bir saygısızlık olduğu ileri sürülmektedir. Çünkü bu kulenin yapılma amacının insanoğlunun gökyüzüne egemen olma isteğinden doğduğu düşünülmektedir. Tevrat'taki Tekvin bölümündeki bilgiye göre Tanrı Marduka kendisine yapılan bu saygısızlığa karşı kule yapımında çalışan kişilerin birbirleriyle anlaşmasını engeller, kişileri farklı dillerde konuşturur ve onları dünyanın çeşitli bölgelerine yollar. Böylelikle kulenin yapım süresi uzamış olur. Aslında Babil Kulesi'nin yapımında, çeşitli yerlerden tutsak alınmış ve farklı dillerde konuşan köleler çalıştığından, kulenin yapım süresinin uzaması gayet doğaldı. Bu düşünce dini kökenli açıklamalara göre çok daha gerçekçi olmakla birlikte bizi Tevrat’ta öne sürülen bilgileri tamamen yanlış olduğu sonucuna götürmez.
Bu ihtişamlı kule için ileri sürülen rivayetler sadece bununla sınırlı değildir. Yine bir rivayete göre yedi kattan oluşan bu kulenin son katında bir heykel bulunmaktadır. Dört gözlü,dört kulaklı olan bu heykel gök ve ışık Tanrısı olan Marduka'yı temsil etmektedir. Tanrı Marduka'nın dudakları oynadıkça ağzından ateş püskürür.
Yedi kattan oluşan bu kulenin yüksekliği doksan metredir. Kulenin birinci katının yüksekliği otuz üç, ikinci katının on sekiz, öteki katların sırasıyla altı, altı, altı, altı ve on beş metredir. Birinci kat taşı, ikinci kat ateşi, üçüncü kat bitkileri, dördüncü kat hayvanları, beşinci kat insanları, altıncı kat gökyüzünü ve yedinci kat da melekleri sembolize eder ve bir insan ancak bütün bunları öğrenip anladıktan sonra yani yedi basamağı sırayla çıktıktan sonra Tanrıya ulaşabilir. Ayrıca kulenin çevresinde rahip sarayları, ambarlar, konuk odaları ve Tanrı Marduka için tapınaklar yaptırılmıştır.
M.Ö. 479'da Babil'i fetheden Pers kralı Xerkes kuleyi yıktırmış sonra da kule tekrar onarılmamıştır. Yalnız, Büyük İskender Babil'e geldiğinde harap haldeki kuleye hayran kalmış ve onu eski haline getirmeye karar vermiştir. Bu sebeple on bin kişiyi iki ay boyunca çalıştırarak molozları temizletir. Fakat Büyük İskender ölünce kulenin onarımından vazgeçilmiştir.Bununla birlikte bazı tarihçiler kulenin yıkılışını Tanrı'nın öfkesine bağlarken bazıları ise sel tarafından yıkıldığını savunurlar...
Bazılarına göre dünyanın ikinci harikası olarak kabul edilen Babil'in Asma Bahçeleri İ.Ö 600 yıllarında yine Babil Kralı Nebuchadnezzar tarafından yaptırılır. Medes Kralı ile ittifak kurmayı amaçlayan Nebuchadnezzar, Medes Kralının kızı ile evlenir. Kraliçe Babil topraklarına geldiğinde ülkesini çok özler çünkü kendi anavatanı yemyeşil ovalar ve dağlarla kaplıdır. Bunun üzerine Kral Nebuchadnezzar sıla hasreti çeken karısı için, Babil'in Asma Bahçeleri’ni yaptırır. Görkemini yıllar boyu sürdüren asma bahçelerini, Tarihçi Diodorus Siculuz şöyle anlatmıştır: “Bahçenin yamacına yaklaştığınızda, yapının kat kat yükseldiğini görüyorsunuz... Dev bitki yığınları, büyük ve kalın ağaçlar öylesine cazibeli ki, bakanları büyülüyor. Nehirden gelen bol suyu aletler yükseltiyor; ve dışarıdan bunları göremiyorsunuz.” Bu kadar güzel olan asma bahçelerindeki bitkilerin sulanması önemli bir problemdi çünkü Babil suyu az olan bir kentti. Bu nedenle Asma Bahçelerinde bulunan dev bitkilerin sulanmasında Fırat nehrindeki su kullanılıyordu. Bu taşıma sisteminde ise o dönemin köleleri çalıştırılmıştır. Mezopotamya ovasında taş bulmak ve taşımak da çok güç bir işti, bundan dolayı Babil´deki tüm mimaride tuğla kullanılıyordu. Tuğlalar, kil ve saman karıştırılarak yapılıyor sonra güneşte pişiriliyordu. Tuğlaların aralarında harç niyetine inceltilmeş katran veya zift konuyordu, bu da bize petrol akıntılarının o dönemde de Mezopotamya´da bulunduğunu gösteriyor. Yapay dağların bulunduğu, içerisinde kayıkların yüzdüğü, rengarenk büyüleyici çiçeklerin yetiştirildiği bu bahçenin yüksekliğinin iki buçuk metre, genişliğinin on iki metre ve uzunluğunun da on iki metre olduğu söylenmektedir.
Kralın hasta olan eşi ıÜüAmyitis için yaptırdığı bu muhteşem bahçe gerçekten de kraliçeyi mutlu etmeye yetmiş midir? İnsan emeğinin sömürüsü ile yapılan bu bahçe tüm ihtişamına rağmen kraliçenin ülke özlemini giderememiştir ki kraliçe yemekten ve içmekten kesilerek ölmüştür. Asma Bahçelerle ilgili yapılan tüm tarihi araştırmalarda romantizm ön planda tutulmuş ve onca insanın emeği görmezlikten gelinmiştir. Yani emek romantizmin gölgesinde kalmıştır... Acaba Babil Kulesi ve Asma Bahçeleri Tanrıya ulaşma ve bir eşi mutlu etme aşkının eseri miydi yoksa insan emeğinin mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder